Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, şirketin gelecek hedeflerini açıkladı. 2034'e kadar yaklaşık 500 KAAN, HÜRJET ve HÜRKUŞ; 350’nin üzerinde GÖKBEY, ATAK, ATAK-2 ve benzeri platform üretmeyi planladıklarını belirtti. Bu iddialı hedef, Türkiye'nin havacılık ve savunma sanayisindeki yükselişini gözler önüne seriyor.

TUSAŞ'ın Büyüme Stratejileri ve Projeleri

Demiroğlu, TUSAŞ’ın Kahramankazan Tesisleri’nde üretim faaliyetlerine yönelik önemli bilgiler verdi. Şu anda 83 ANKA ve 92 ATAK’ın aktif olarak kullanıldığını belirten Demiroğlu, Afrika pazarında büyüme hedeflediklerini vurgulayarak, "Cezayir, Suudi Arabistan, Nijerya ve Brezilya’da ofislerimizi açma çalışmalarımız başladı" dedi. Bu hamle, TUSAŞ'ın küresel pazarda daha da etkin rol oynamayı amaçladığını gösteriyor.

2024’te cirolarının 3 milyar dolara yaklaştığını ve bu yıl hedeflerinin 4,3 milyar dolar olduğunu söyleyen Demiroğlu, HÜRKUŞ için 55 sipariş aldıklarını ve bu siparişlerden 10 tanesini bu sene teslim edeceklerini ifade etti. "HÜRKUŞ’tan 15 tane yaptık. Bunların 5 tanesi şu anda kullanımda, 7 tanesini de sene içinde isteyen ülkelere vereceğiz" şeklinde konuştu. Bu başarı, HÜRKUŞ'un uluslararası alanda ne kadar talep gördüğünün bir kanıtı.

HÜRJET ve KAAN'da Son Gelişmeler

HÜRJET için Hava Kuvvetleri Komutanlığından 16 sipariş aldıklarını belirten Demiroğlu, İspanya ile yapılan anlaşmaya dikkat çekerek, "İnşallah bu sene içinde de hem İspanya ile hem de kendi hava kuvvetlerimizle yaklaşık 100’ün üzerinde toplam sayıya ulaşan sözleşmeyi imzalamayı hedefliyoruz. İspanya kapısının bize NATO’nun kapısını açmasını ümit ediyoruz" dedi. Türk Hava Kuvvetleri'ne teslimatın 2027 başında, İspanya’ya teslimatın ise 2028’de planlandığını da sözlerine ekledi.

KAAN'a uluslararası ilginin arttığını ifade eden Demiroğlu, "2025’in içinde en az iki KAAN’ı, planımızda üç KAAN’ı beraber uçurma var. 2028’in sonu, 2029’un başı itibarıyla da söz verdiğimiz üzere KAAN’ımızı bloklar halinde Türk Hava Kuvvetleri'ne teslim etmeyi planlıyoruz" dedi. Aksungur’un 3 bin kilometrelik menzili ve 52 saatlik havada kalma süresiyle stratejik bir platform olduğunu söyleyen Demiroğlu, yerli PD170 motoruyla 40 bin fite çıkıldığını ve bunun önemli bir başarı olduğunu vurguladı.

Geleceğe Yönelik Projeksiyonlar ve Hedefler

ANKA-3’ün 2026 sonunda seri üretime geçeceğinin müjdesini veren Demiroğlu, TUSAŞ'ın 2034'e kadar olan hedeflerini şu şekilde özetledi:

• Yaklaşık 500 KAAN, HÜRJET ve HÜRKUŞ üretimi
• 350'nin üzerinde GÖKBEY, ATAK, ATAK-2 ve benzeri platformların üretimi
• 600'e yakın ANKA-3, ANKA-1, Aksungur ve benzeri platformlar
• 20'ye yakın irili ufaklı uydu

Demiroğlu, "Bu, bugüne kadar yaptığımızın çok ötesinde bir seri üretim demek. Ayrıca, 2034'te 12 milyar dolarlık ciro hedefliyoruz" dedi.

TUSAŞ'ın Kahramankazan’daki dev tesisinde KAAN, HÜRJET, GÖKBEY, ATAK gibi milli projelerin üretim süreçleri yakından takip ediliyor. 4 milyon metrekare açık, 740 bin metrekare kapalı alanda üretim yapan TUSAŞ, Airbus A400M uçaklarının parçalarını da üretiyor. Tesisin bir diğer bölümünde uzay sistemleriyle ilgili üretimler yapılıyor ve Türkiye'nin ilk yerli haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A da burada geliştiriliyor. Helikopter üretim alanında ise ATAK ve GÖKBEY dikkat çekiyor. T129 ATAK bugüne kadar 86 adet teslim edildi. Jandarmadan sonra Sağlık Bakanlığı’na da GÖKBEY teslimatları başlayacak. Üretim süresi 2 yıldan 1.5 yıla indirilmeye çalışılıyor.

TUSAŞ'ın son 10 yılda 10 binden fazla yeni personel işe alması, şirketin büyüme ve gelişimine paralel olarak istihdama da büyük katkı sağladığını gösteriyor. Milli Muharip Uçak KAAN'a güç verecek yerli motorun tasarımı da ortaya çıktı. Türk zırhlı aracı artan gücünü sahada gösterirken, CANiK ve Nurol Makina'dan Litvanya’da güçlü iş birliği haberleri de geliyor.

TUSAŞ'ın 2034 hedefleri, Türkiye'nin havacılık ve savunma sanayisindeki iddialı vizyonunu ortaya koyuyor. KAAN, HÜRJET, GÖKBEY gibi projelerle gökyüzünde daha da güçlenecek olan Türkiye, küresel pazarda önemli bir oyuncu haline gelmeyi hedefliyor. Bu projelerin hayata geçirilmesi, Türkiye'nin teknolojik bağımsızlığına ve ekonomik büyümesine büyük katkı sağlayacak.