Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF),kadınların planlı sezaryen doğum yapmasını engelleyen yönetmeliğe sert tepki gösterdi. Federasyon, yönetmeliğin Anayasa'ya ve temel insan haklarına aykırı olduğunu belirterek, derhal geri çekilmesi çağrısında bulundu.

TKDF'den Sert Eleştiri

TKDF Başkanı Canan Güllü, yazılı açıklamasında yönetmeliği "kadınların rızasını yok sayan, iradesini hiçe sayan, onu devletin doğum makinesi gibi gören bir ideolojik müdahale" olarak nitelendirdi. Güllü, feminist mücadelenin yüzyıllardır kadınların kendi bedenleri üzerindeki haklarını savunduğunu vurgulayarak, doğum şeklinin kadının sağlık durumuna, yaşam koşullarına, ruhsal ve fiziksel ihtiyaçlarına göre şekillenmesi gerektiğini ifade etti.

Sezaryeni yasaklayan ya da keyfi şekilde sınırlayan her uygulamanın, kadının doğurganlık kapasitesi üzerinde tahakküm kurmaya çalışan erkek egemen sistemin başka bir tezahürü olduğunu belirten Güllü, şunları söyledi:

"Kadınların doğumu nasıl yapacaklarına, hangi koşullarda karar vereceklerine yalnızca kadınlar kendileri karar verir. Ne doktorlar, ne siyasetçiler, ne de devlet organları bu karara ortak olamaz. Dayatma değil, rıza esastır. Kadın bedeni, devletin mülkiyetinde değildir. Bu yönetmelik derhal geri çekilmeli; kadınların beden bütünlüğüne ve doğum hakkına saygı gösterilmelidir. Yeter artık çıkın yatak odamızdan."

Yönetmeliğe Karşı Hukuki Süreç Başlatılacak

TKDF, yönetmeliğin iptali için görüşmelerin sürdüğünü ve dava açacaklarını duyurdu. Federasyon, kadınların kendi bedenleri üzerindeki haklarını savunmaya kararlı olduklarını vurguladı.

Türkiye'de sezaryen oranları, Avrupa ülkelerine kıyasla oldukça yüksek seviyelerde seyrediyor. Sağlık Bakanlığı, normal doğumu teşvik etmek amacıyla çeşitli çalışmalar yürütüyor. Ancak, kadın örgütleri, sezaryen doğumun tamamen yasaklanmasının veya kısıtlanmasının kadınların haklarına aykırı olduğunu savunuyor.

Kadınların Seçim Hakkı Savunuluyor

Kadınların doğum şekli konusunda özgür iradeleriyle karar verebilmeleri, sağlıklı ve bilinçli bir şekilde doğum yapabilmeleri için gerekli koşulların sağlanması büyük önem taşıyor. Bu konuda, kadınların bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Aksi takdirde, kadınların doğum deneyimleri travmatik hale gelebilir ve uzun vadeli psikolojik sorunlara yol açabilir.

TKDF'nin tepkisi, kadınların kendi bedenleri üzerindeki haklarına sahip çıkma mücadelesinin önemli bir parçası. Federasyonun hukuki süreç başlatma kararı, bu mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğinin bir göstergesi. Kadınların doğum haklarının korunması ve geliştirilmesi, toplumun genel sağlığı ve refahı için hayati önem taşıyor.