
İBB Yolsuzluk Sanığı Ertan Yıldız'a Ev Hapsi! Şok Gelişme!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturmasında flaş bir gelişme yaşandı. Tutuklanan İBB Meclisi İştirakler/Bağlı Kuruluşlar Komisyon Başkanı Ertan Yıldız, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak savcıya ikinci kez ifade verdi. Bu ifadenin ardından Yıldız, "ev hapsi" adli kontrolüyle tahliye edildi.
Etkin Pişmanlık İtirafı: Sistem Vurgusu
Geçtiğimiz hafta cezaevinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na getirilen Ertan Yıldız, serbest kalmak için etkin pişmanlık yolunu seçti. Savcıya verdiği ifadede belediye iştiraklerindeki usulsüzlükleri anlatan Yıldız, hangi iştiraklerden kimlerin sorumlu olduğunu tek tek açıkladı. İddiaya göre Yıldız, ifadesinde bir sistem kurulduğunu ve bu sisteme ayak uydurmadığı için dışlandığını belirtti.
Ertan Yıldız'ın bu itirafları, İBB'deki yolsuzluk iddialarının daha da derinleşmesine neden oldu. Soruşturmanın seyrini değiştirebilecek bu ifade, kamuoyunda büyük merak uyandırdı. Yıldız'ın etkin pişmanlık kapsamında verdiği bilgiler, soruşturmayı yürüten savcılık tarafından titizlikle inceleniyor.
Ev Hapsi Kararı: Soruşturma Devam Ediyor
Savcılığa verdiği ifadenin ardından mahkemeye sevk edilen Ertan Yıldız, ev hapsi adli kontrolüyle serbest bırakıldı. Bu karar, soruşturmanın henüz tamamlanmadığını ve Yıldız'ın ilerleyen süreçte de ifade vermeye devam edebileceğini gösteriyor.
Ev hapsi kararı, kamuoyunda farklı tepkilere yol açtı. Bazı kesimler, Yıldız'ın itiraflarının soruşturmanın aydınlatılmasına katkı sağlayacağını savunurken, bazıları ise yolsuzluk iddialarının üzerinin örtülmeye çalışıldığını iddia etti.
Yolsuzluk Soruşturmasının Geleceği
Ertan Yıldız'ın etkin pişmanlık ifadesi ve ardından gelen ev hapsi kararı, İBB'deki yolsuzluk soruşturmasının geleceği açısından kritik bir dönemeç oldu. Soruşturmanın derinleşmesi ve yeni isimlerin gündeme gelmesi beklenirken, kamuoyu sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesini ve sorumluların adalet önüne çıkarılmasını talep ediyor. Bu soruşturma, sadece İBB'nin değil, tüm yerel yönetimlerin denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi.