Hatay'ın Samandağ ilçesinde, deprem konutları yapımı gerekçesiyle tarım arazilerinin kamulaştırılması ve zeytin ağaçlarının sökülmesi büyük tepkilere yol açtı. İklim Adaleti Koalisyonu, bu duruma sert tepki göstererek, yaşananların "açık bir mülkiyet gaspı" ve "halkın geçim kaynaklarına yönelik bir saldırı" olduğunu vurguladı.

Hatay'da Tarım Alanları Neden Yok Ediliyor?

Samandağ'da yaşananlar, deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde tarım alanlarının ve doğal çevrenin korunması gerektiği tartışmasını yeniden alevlendirdi. Koalisyon, Dikmece ve Samandağ'daki hazine arazileri yerine verimli tarım arazilerinin ve yüzlerce yıllık zeytinliklerin TOKİ projeleri için seçilmesine dikkat çekti. Ayrıca, zirai don nedeniyle meyve ağaçlarının zarar gördüğü bu dönemde, zeytin, defne, kayısı, erik, mandalina ve limon ağaçlarının sökülmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti.

Koalisyon'un açıklamasına göre, tarım alanlarının yok edilmesi sadece gıda kıtlığı riskini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda bölgedeki ekolojik dengeyi de bozacak. Sıcaklık artışı ve tozlaşmanın olumsuz etkileriyle arıcılık ve hayvancılık da zarar görecek.

TOKİ Konutları Halkın Geçimini Nasıl Etkileyecek?

İklim Adaleti Koalisyonu, yetkililere şu soruları yöneltti:

• TOKİ'lere yerleştirilecek olan halk, güvenle bu evlerde oturabilecek mi ve daha sonra nasıl geçinecek?
• Nasıl beslenecek?
• Barınma sorununu çözmek için yöre halkının geçim olanaklarını sağlayan tarım alanları, zeytinlikler, narenciye bahçeleri TOKİ'ler için yok edilince Hataylılar bölgedeki varlıklarını, yaşamlarını nasıl sürdürebilecek?

Bu sorular, depremzedelerin barınma ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra, onların geçim kaynaklarının ve bölgedeki tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin de önemini vurguluyor.

Halk Ne Yapacak?

Mağaracık halkı, acele kamulaştırma kararlarının iptali için dava açtı. İklim Adaleti Koalisyonu, 21 Nisan'da görülecek duruşma öncesinde kamuoyunu dayanışmaya ve ses yükseltmeye çağırdı. Yaşananlar, Hatay'da deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde çevrenin ve halkın çıkarlarının nasıl korunacağı sorusunu gündeme getiriyor. Umuyoruz ki yetkililer, bu konuda daha duyarlı ve sürdürülebilir çözümler üretebilirler.