İsrail, Gazze'ye yönelik saldırılarını "Gideon Arabaları" adını verdiği büyük bir kara harekâtıyla tırmandırıyor. 1948'deki Nekbe dönemine gönderme yapılan bu operasyon, bölgedeki gerilimi daha da artırıyor. Peki, bu harekâtın ardında yatan sebepler neler? Hedefler ne kadar gerçekçi?

Gazze'de Son Durum: Ölüm ve Yıkım

İsrail ordusu, Gazze'yi havadan, karadan ve denizden yoğun bombardımana tutuyor. Gazze'deki sağlık kaynaklarına göre, sadece son 24 saatte en az 60 sivil hayatını kaybetti ve 133 kişi yaralandı. Endonezya Hastanesi Müdürü Mervan Sultan, durumun tam bir felaket olduğunu, enkaz altında kayıplar olduğunu ve sokakların cesetlerle dolu olduğunu belirtiyor.

Trump'ın Ateşkes Girişimi ve İsrail'in Kararlılığı

ABD Başkanı Donald Trump'ın Hamas ile yaptığı temaslar sonucu ABD vatandaşı İsrailli esir Edan Alexander serbest bırakıldı. Hamas bu adımı "iyi niyet göstergesi" olarak tanımladı. Ancak İsrail yönetimi, Trump'ın ziyaretinden sonra kalıcı esir anlaşmasına varılamaması halinde kara harekâtı başlatacağını duyurmuştu. Trump'ın ateşkes teklifine rağmen İsrail, operasyona başladı. İsrail Genelkurmay Başkanlığı, operasyonun hedefini "Gazze'de tam hâkimiyet kurmak, Hamas'ı yok etmek ve esirleri kurtarmak" olarak açıkladı.

İsrail'in Planı: Filistinlileri Güneye Sürmek

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN'ın aktardığına göre, operasyonun öncelikli amacı Gazze'nin kuzey ve orta kesimlerinde yaşayan Filistinlileri güneye yönlendirmek. Harekâtın daha önceki kara operasyonlarından farklı olarak işgal edilen bölgelerde kalıcı hâkimiyet kurmayı hedeflediği ifade ediliyor. Ayrıca, Refah örneğinde olduğu gibi işgal edilen alanlarda Hamas'la yerel halkın bağlantısının kesilerek bu bölgelerin "güvenli alan" ilan edileceği bildirildi. İnsani yardımların ise yalnızca bu bölgeler oluşturulduktan sonra geçişine izin verileceği açıklandı.

Gazze'de yaşanan bu son gelişmeler, bölgedeki insani krizi daha da derinleştiriyor. İsrail'in "Gideon Arabaları" harekâtı, sadece askeri bir operasyon değil, aynı zamanda Filistin halkının geleceği üzerinde derin etkileri olacak bir süreç olarak değerlendiriliyor. Uluslararası toplumun bu duruma nasıl bir tepki vereceği ve kalıcı bir çözüm için nasıl adımlar atacağı merakla bekleniyor.